Kasım’da aşk başkadır, çünkü bize ölümsüz bir aşkı hatırlatır. O eşsiz kahramanı hatırlatır. Vatanımızı düşmanlardan kurtaran, bize bir Cumhuriyet kuran, bağımsızlığımızı kazandıran, milletimizi çamurdan ve sazdan evlerden ve ekmeğe muhtaç edilmişlikten kurtarıp, bugünlere gelmemizi sağlayan ve Türk’ün şerefine, büyüklüğüne yaraşır bir seviyeye çıkaran o büyük kahramanı, o asil ruhlu insanı hatırlatır Kasım’ın 10’u.
Birinci Dünya Savaşı'nda Çanakkale cephesinde dünyanın en güçlü ordularını yenerek savaşın seyrini değiştiren, İstiklal Savaşı’nda İngiliz’i, Fransız’ı, İtalya’nı ve de Yunan'ı yenerek biz Türk Milleti'ne bağımsız bir vatan bırakan. Yüzyıllarca geri kalmışlığa, cahilliğe, yoksulluğa savaş açarak, çağdaş bir millet ve devlet ortaya çıkaran o büyük kahramanı hatırlatır Kasım bizlere.
Yaptığı yeniliklerle okumayı-yazmayı, modern dünyaya ayak uyduran kılık kıyafetimizi, tarihimizi, sanatımızı, tarımı, sanayimizi, bilimi esas alan uygulamalarıyla bugünlerimizi borçlu olduğumuz o büyük kahramanı hatırlatır Kasım bizlere. O’na olan ölümsüz aşkı hatırlatır bizlere. Bu yüzdendir 10 Kasımda havada ki gariplik, sadece Dolmabahçe değil, bütün vatan hüzün içinde.
Bizim için,:
“O gönülde sönmeyen bir köz,
Çağlar ötesini gören bir göz,
Suskunluğu yorumlayan söz,
Bin bir anlam ö sözün içinde”
Sadece bizim için mi? Bütün dünya bilir O’nun büyüklüğünü.
Bir anı:
10 Kasım 1938'de saat 9’u 5 geçe Atatürk aramızdan ayrıldığında siren sesleri çalmaya başlar. O sırada Almanya’dan Hitler’in zulmünden kaçıp ülkemize sığınan bir Alman Profesör İstanbul’da üniversitede öğretim görevlisidir. Böyle bir durumda ne yapacağını bilemez ve rektörün odasına giderek şunları söyler;
“Efendim, derse girip girmemekte kararsızım. Ne yapayım?
Rektör cevap verir.
“Ülkenizde böyle büyük bir adam öldüğü zaman ne yapıyorsanız onu yapın”.
Alman profesör kollarını iki yana sarkıtarak üzgün bir ses tonuyla şöyle der:
“Sayın rektör, bizim ülkemizde böyle büyük bir adam ölmedi ki”…
Rahat uyu büyük önder Atatürk
Yolundan gidiyoruz,
Gösterdiğin hedefe
Yılmadan yürüyoruz…
Ali ÇETİNKAYA