Uzmanlar uyardı! Geyve'den de geçiyor
Uzun yıllardır sessiz, uzmanlar uyardı! Geyve'den de geçiyor Topraklarının tamamına yakını fay hatları üzerinde yer alan Türkiye'de deprem dendi mi akla hemen Kuzey Anadolu Fay Zonu ve olası İstanbul depremi geliyor. Yalnız Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun kuzey kolu dışında sessizce harekete geçmeyi bekleyen unutulan bir fay daha var: Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun güney kolu!
08 Eylül 2021 - 15:23
Bunların yanı sıra can ve mal kaybına yol açmasa da büyüklüğü 4'ün üzerinde olan depremler Ege ve Akdeniz'de sık sık yaşanıyor. Özetle sismik açıdan oldukça aktif bir ülkeyiz. En önemlisi de sınırlarımız içinde Kuzey Anadolu, Doğu Anadolu ve Batı Anadolu Fay zonları bulunuyor.
Bu fay hatları içinde en tehlikeli olanı ise Kuzey Anadolu Fay Zonu… Doğuda Karlıova ile batıda Mudurnu Vadisi arasında doğu-batı doğrultusunda bir yay gibi uzanıyor. Dünyanın en aktif ve en önemli kırık hatları arasında yer alıyor.
Hattın uzunluğu yaklaşık 1200 kilometre, genişliği de 100 metre ile 10 kilometre arasında değişiyor. 1992 Erzincan, 1983 Erzurum, 1966 Varto ve 1999 yılında çok fazla can ve mal kaybına neden olan İzmit, Düzce ve Adapazarı depremleri bu fay kuşağında meydana geldi. Ayrıca bu fay hattı üzerinde İstanbul’u da kapsayacak şekilde büyük bir deprem beklendiğini de uzmanlar her fırsatta dile getiriyor.
Yalnız Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun bir de güney kolu bulunuyor. Adeta unutulan bir fay… Geyve, Mekece ve İznik Gölü’nün güneyinden itibaren Biga Yarımadasına uzanıyor. Ama ne pek fazla gündeme geliyor ne de hareketlerine dair çok fazla bilgi paylaşılıyor. Durum böyle olunca da akla cevaplanmayı bekleyen pek çok soru geliyor. Örneğin;
* Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun kuzey kolu kadar güney kolu da tehlikeli mi?
* Harekete geçme olasılığını nedir?
* Kaç büyüklüğünde bir deprem üretebilir?
* En çok hasarı hangi şehirler alır?
* Nasıl önlemler almalı, hangi adımlar atılmalı?
Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Bölgesel Deprem-Tsunami İzleme ve Değerlendirme Merkezi Müdürü Dr. Doğan Kalafat ve Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Prof. Dr. Hasan Sözbilir’e danıştık, oldukça detaylı yanıtlar aldık.
GÜNEY KOL DA KUZEY KOL KADAR TEHLİKELİ
Dr. Doğan Kalafat, Kuzey Anadolu Fay Zonu’ndaki güney kolun uzun zamandan beri önemli büyüklükte bir deprem üretmediğini söylüyor ama "1967 Mudurnusuyu Vadisi depremi sonrasında genel olarak tüm yer bilimcilerin güney kolun kırılacağını öngörmüşlerdi" diye de ekliyor.
“Beklenen olmadı ve Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun batıya uzanan kuzey kolu kırıldı. Dolayısıyla halen güney kol bir sismik boşluk olarak tanımlanmakta. Güney kolun Gemlik Körfezi’ne kadar olan uzantısında üç önemli parça bulunuyor. Bunlar doğudan batıya doğru Geyve Fayı, İznik-Mekece Fayı ve Gemlik fayı olarak tanımlanmış. En önemlisi de bu üç parçanın Türkiye Diri Fay Haritası’nda deprem üretebilir diri bir fay olarak tanımlanmış olması.”
Prof. Dr. Hasan Sözbilir de kuzey kol üzerinde yaklaşık yılda 24 mm’lik bir hız bulunduğunu buna karşın güney koldaki hızın yılda 5 mm civarında olduğunu söylüyor. Sözbilir, kuzey kolun daha aktif olduğunu bu nedenle güney kolun genelde unutulduğunu ama tehlikeli olduğunu da ekliyor:
“Son yıllarda Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü çalışanları tarafından yapılan çalışmalar İznik ve Gemlik segmentine karşılık gelen güney kol üzerinde 1419 ve 1857 depremlerinin geliştiğini ve buna göre deprem tekrarlama periyodunun 438 yıl olduğunu göstermiştir. İznik Gölü ile Dokurcun Vadisi arasındaki kesimde ise üç metreye varan bir yer değiştirme miktarına karşılık gelen enerjinin biriktiği belirtilmekte. Bu sonuç Güney kolun da kuzey kol kadar deprem tehlikesi ve riski içerdiğini gösteriyor.”
Son olarak Gölcük ve Düzce depremleriyle Marmara'nın altındaki kabuk aşırı yüklenmişti. Bu kabuğun 1999'dan itibaren 30 yıl içinde kırılacağı söyleniyordu. İlk 20 yıla baktığımızda öngörüler gerçekleşmedi ama son 10 yılda olma olasılığı yüzde 50'den fazlaya çıkmış durumda. Sonuç olarak kuzey kol üzerinde büyük bir deprem bekliyoruz. Özellikle İstanbul'u da etkilemesi beklenen olası deprem için senaryolar 7.0-7.2 büyüklüğüne göre yapılıyor. Peki Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun güney kolu için kaç büyüklüğünde bir deprem olma olasılığından bahsedebiliriz?
Bu konuda bir şey söylemek için daha önce kol üzerinde gerçekleşen depremlere bakılması gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Hasan Sözbilir, tarihsel dönemde milattan sonra 23 ile 1800'lü yıllara kadar çok fazla 6.5 büyüklüğü üzeri depremler olduğunu söylüyor ve en önemlilerini şu şekilde açıklıyor:
“Güney kol üzerinde, aletsel dönemde en son Edremit Fayı üzerinde 1944 yılında 6.8 büyüklüğünde, Yenice-Gönen Fayı üzerinde 1953 yılında 7.2 büyüklüğünde, Manyas’ta ise 1964 yılında 6.8 büyüklüğünde yıkıcı depremler gerçekleşti.”
Dr. Doğan Kalafat ise Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun güney kolu Gemlik Körfezi’ne kadar net olarak izlendiğini ama güneybatıya doğru kara içerisinde çok parçalı ve kırıklar şeklinde gözlendiğinin altını çiziyor.
“Bazı araştırmacılar bu kırık topluluklarını üçüncü bir kol olarak belirtseler de bu görüş bilimsel olarak netlik kazanmadı. Bu parçalı sistem Mudanya-Bursa-Karacabey-Bandırma-Manyas-Yenice-Gönen ve Edremit körfezine doğru kuzeydoğu ve güneybatı yönlü saçılarak gözlenmekte. Dolayısıyla güney kol 6.7 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahip."
İZNİK, MUDANYA VE BANDIRMA RİSKLİ
Peki 6.7 ya da daha fazla büyüklükte bir deprem olduğunu varsayarsak en çok hasarı hangi şehirler alabilir? En önemlisi bu fay koluna ilişkin hangi önlemleri almak gerekiyor?
Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Dokurcun, İznik, Gemlik-Bursa, Mudanya ve Bandırma güney kol üzerinde yer alıyor diyor ve olası bir depremde etkileneceklerdir diye de ekliyor. Sözbilir yapılması gereken ilk şeyin deprem risk azaltma çalışmalarına ait eylemlerin bir an önce hayata geçirilmesi olduğunu söylüyor.
“Sıvılaşma tehlikesi içinde kalan yapı stoğu, diri fay zonları üzerinde kalan yapı stoğunun belirlenmesi ve bunların güçlendirme veya yıkılması şeklindeki kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi şart. Bunun için yakın gelecekte kırılması beklenen fay segmentlerine göre deprem senaryoları üreterek hasar tahmin çalışmalarının yapılması ve bu hasarları deprem olmadan önce azaltma yoluna gidilmesi gerekiyor.”
GÜNEY KOLDA GERÇEKLEŞECEK DEPREM TSUNAMİYE NEDEN OLABİLİR
Peki güney kolda gerçekleşecek depremde tsunami riski oluşma ihtimali de var mı?
Deniz tabanında meydana gelebilecek her büyük deprem sonrası tsunami riski oluşabildiğini söyleyen Dr. Doğan Kalafat, özellikle Doğu Marmara deniz tabanındaki yoğun kalınlıktaki genç alüvyon sedimanlar (Tabaka halinde taşmalara neden olan yapı) burada büyük bir depremde tetiklenebileceğini söylüyor. Ayrıca Kalafat, depremin deniz tabanı heyelanlarına neden olabileceği yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur diyor ve önemli detaylar paylaşıyor:
“Dolayısıyla oluşabilecek tsunamilerin genel olarak deniz tabanı heyelanları kaynaklı olabileceği öngörülmekte. Yaklaşık 2 metreyi aşan tsunamiler gerçekleşebilir. Böylesi bir durumda bölgede yaşayan halkımızın deprem sonrası hiç vakit kaybetmeden sahil kesiminden uzaklaşarak, yüksek ve sağlam bölgelere doğru hızlı ve güvenli bir şekilde intikal etmeleri gerekmekte... Bu nedenle şimdiden bunu göz önünde bulundurarak deprem senaryoları oluşturulmalı ve çalışmalar yapılmalı. Unutulmamalı ki, olası bir Marmara Denizi depremi, kıyıda bulunan 7 il ve kıyı sahilindeki yerleşim yerlerini olumsuz etkileyecek."
Bu haber 2758 defa okunmuştur.
FACEBOOK YORUMLAR