Tarihte bugün 1967 depremi
Tarihte bugün 1967 depremi.. 1967 Adapazarı Depremi (Mudurnu Depremi), 22 Temmuz 1967 tarihinde yerel saatle 18:56’da meydana geldi. Adapazarı ve Bolu'nun Mudurnu ilçesinde meydana gelen 6.8 büyüklüğündeki depremde 89 kişi öldü, 7116 bina hasar gördü.
22 Temmuz 2021 - 12:25 - Güncelleme: 22 Temmuz 2021 - 12:52
ilk sarsıntıyı diğerleri takip etti. Binalar yıkılıyor, kısa bir süre içinde enkaz haline geliyordu. İlk şiddetli sarsıntıyı, daha hafif olan diğerleri takip etti ve bu, bütün gece sürüp gitti.
Şehri kaplayan bir toz bulutu, yavaş yavaş kararmaya başlayan semayı daha da koyulaştırıyor, bu hal, vaktinden evvel çökmüş karanlık bir gecenin ürpertisini yaratıyordu. Enkaz altından yükselen iniltiler, uğranılan felâketin ilk anlarda tahmin edilemeyecek ölçüde olduğuna işaret sayılıyor, çaresizlik içinde kıvranan halkın teessürünü bir kat daha artırıyordu.
Bereket, askerî birlikler, sivil ve mülkî makamlara bağlı ekipler, kurtarma faaliyetine giriştiler.
Deprem, Adapazarı'ndan başka Akyazı, Geyve ve Sapanca'da da mal ve can kaybına sebep olmuş, ölü sayısı 83'ü bulmuştu. Adapazarı ve çevresinden başka, 22 Temmuzda istanbul ve diğer bazı civar illerde de deprem hissedildi. Uğranılan paniğe rağmen, can ve mal kaybı bakımından hadise ucuz atlatıldı. Yine de geceyi parklarda geçirenler çoktu.
YOL YARILMIŞ
Zelzelnin şiddetinden yollar yarılıp kısmen çökmüş.
BAHTSIZ BABA ve KIZININ CESEDİ
Adapazarı zelzelesinin en göz yaşartıcı olayı, kucağında felçli kızı 2,5 yaşındaki Elvin'le beraber, çöken evlerinin altında kalıp ölen Dr, Emin Karacaoğlu'nun dramıydı. Zelzeleden az önce, Sakarya Sosyal Sigortalar Hastanesi'nin doktorlarından olan Karacaoğlu, evinin balkonuna oturmuş, sigarasını tellendiriyor, kızı Elvin ise, içerde oynuyordu. Sonra birden yer sallanmaya, duvarlar gidip gelmeye başladı. Elvin, korkuyla babasına gitti..Birbirlerine sarıldılar vebaba kızını alıpcanlarını kurtarmak için koştu. Ama geç kalmışlardı. Kara yazıları, baba ile kızı, cansız gömüverdî. Fakat, ölüm bile onları ayıramadı.
AÇIK HAVA YATAKHANELERİ
Evlerine girmekten korkan insanlar böyle yatakhanelerde gecelemeyi tercih etmişler.
EKMEK KUYRUĞU
Depremden sonra Adapazarı elektriksiz, susuz ve ekmeksiz kalmıştı.Ancak civar illerden yetişen yardımlarla halk ekmek bulabildi.
SOKAKLARDA KALANLAR
Çocuk, yaşlı ve genç evlerine girmeye korkuyorlardı. Birkaç saat önce gözlerinin önünde cereyean eden olayları unutamıyorlar dışarıda oturuyorlardı.
Mudurnu Vadisi'nde Ms=6.8 büyüklüğünde yıkıcı bir deprem olmuştur. Deprem, 26 Mayıs 1957 Abant depremi dış-merkezinin hemen yakınında meydana gelmiştir. Depremde, çok sayıda ahşap ev tamamen yıkılmıştır. Depremde, 1957 deprem kırığının 20 km’lik batı kısmını tekrar yırtmış ve 80 km’lik bir yüzey faylanması meydana getirmiştir. Kırık, sağ yönlü doğrultu atımlı karakterde gelişmiştir. Kırığın, kuzey tarafı aşağıya düşmüştür. Kırık boyunca en büyük 260 cm sağ yönlü yatay atım ölçülmüştür. Kırığın batı ucunda Arifiye civarında, ana şok sırasında hasar görmüş binlerce ev, izleyen günlerde meydana gelen artçı deprmler sonucu tamamen yıkılmıştır. Ana şok Yunanistan’ın doğusu ve Bulgaristan‘ın güney doğusuna kadar geniş bir bölgede hissedilmiştir. Deprem, yüzey faylanmasından 25 km uzaklığa kadar olan bölgedeki akarsu çökellerinde büyük ölçekte sıvılaşmalara neden olmuştur. Deprem dış-merkezinde en büyük şiddet MSK=X olarak belirlenmiştir (Ambraseys vd. 1968, Taşdemiroğlu 1968a,b, Ketin 1969, Ambraseys ve Zatopek 1969, Ambraseys 190, 1975, Canıtez 1972, Shebalin ve Karnik 1974, Erdik ve Eren 1983, Ambraseys 1988).
Deprem, Adapazarı’ndan başka Akyazı, Geyve ve Sapanca’da da mal ve can kaybına sebep olmuş, ölü sayısı 83'ü bulmuştu. Adapazarı ve çevresinden başka, 22 Temmuzda istanbul ve diğer bazı civar illerde de deprem hissedilmiş. Uğranılan paniğe rağmen, can ve mal kaybı bakımından hadise ucuz atlatılmış. Yine de geceyi parklarda geçirenler çok olmuştur.
1967 ADAPAZARI DEPREM RAPORU
67 Depremi diye kayıtlara geçen Adapazarı Depremi sonrasında MTA tarafından hazırlanan raporda çarpıcı tespitlere yer verilmiş..
1967 yılı 22 Temmuz Cumartesi günü saat 18:58 de Adapazarı ili ve çevresinde vuku bulan deprem (Mercalli-Sieberg cetveline göre) VIII – IX derecede olup, aynı anda İzmit,İstanbul, Bolu, Eskişehir ve Ankara’da da şiddetle duyulmuştur.
Deprem, Kuzey Anadolu FaySistemi ile ilgili olup, deprem sonucu fayların hareketi satıhta daha ziyade birbirine paralel «en echelon» yarıklarla tezahür etmiştir.
Bunlar takriben 10 - 40 derece arasında bir açı ile ana yarık zonlarında oblik bir durumdadır. Bu durum diğer verilerle birlikte, yanal atımlı bir fayın sağa doğru hareketini gösterir.
Deprem, Adapazarı içinde, Geyve ve Akyazı kasabaları ile köylerinde, büyük beton binaların yıkılmasına, ahşap evlerin çökmesine, yollar üzerinde ve Sakarya nehri kenarında büyük yarıkların açılmasına sebep olmuş, dağlık kısımlarda büyük heyelanlara, taş kopmalarına, taş ve ağaçla-
rın kırılıp, devrilmesine sebep olduktan sonra, kısa fasılalarla uzun bir müddet devam etmiştir.
DEPREM BÖLGESİ VE TARİHÇE
Deprem bölgesi, Sakarya ili ile güneydeki Geyve, Akyazı kasaba ve köyleri, Hendek, Sapanca ve Karasu civarıdır. Bu arada en fazla hasar, il merkezinde, Geyve,Akyazı’da olmuştur. Hendek, Düzce, Bolu civarında bazı evlerin duvarlarında çatlaklar hâsıl olmuş, batıda ise İzmit civarında da bazı evlerde hasar görülmüştür.
Bilindiği gibi, bu seferki deprem bölgesini de içine alan Marmara havzasında, batıda Saros körfezinden başlayarak, Marmara’yı boydan boya aştıktan sonra, İzmitkörfezi, Sapanca ve Adapazarı’na kadar giren tektonik çöküntü havzasında, tarihboyunca çok şiddetli depremler vuku bulmuştur.
Depremin vukubulduğu Sakarya bölgesi, Türkiye Deprem Haritasında, birinci derece deprem böl-gesi içine girer, pek muhtemeldir ki, Adapazarı batısındaki çöküntü havzasındakifaylar Adapazarı doğusunda görülen üç fay hattı ile birleşmektedir.
SAHA GÖZLEMLERİ
Aralıklı depremlerin olduğu Adapazarı ve civarında, derecesi I-IX arasındaki yer sarsıntılarının en şiddetlisi, Cumartesi günü 18:58 de olanıdır. Bu zamanda,zeminde vuku bulan fayların, yarıkların, çatlakların, kum tepeleri ve akmalarınbelki bir kısmı evvelce şekillenmişlerdi. Fakat gerçekte bunlar çok azdır. Bizim,1967 YILI SAKARYA DEPREMİ 131 depremden sonra yaptığımız gözlemlerde, taze olarak görülen «en echelon» yarık veçatlaklar ve deprem sırasında meydana gelen heyelanlar, kaya kopmaları, ağaçlarınkırılıp devrilmesi son yer sarsıntısının eseridir.
1. Kırıklar
Adapazarı’nda Sakarya nehri üzerindeki köprü civarındaki alüvyonda birbi-rine paralel «en echelon» yarıkların yönelimi N 60°E dur. Yarıkların boyları 50 – 100m arasında olup, genişlikleri 15-20 cm arasındadır.
Adapazarı-Geyve yolu üzerinde 200 m kadar uzunlukta, 50-60 cm geniş-likteki yarıkların yönelimi gene NE dur.
Sakarya ilinin 10 km güneyinde Aşağı Kirazca köyünün yanından geçen Sakarya nehri kenarında yüzlerce metre uzunlukta birbirine paralel «en echelon»yarıklarda 2-40 cm arasında genişliktedir Bu yarıkların sağ kompartı-manları 15 cm kadar düşmüşlerdir. Aynı mevkide nehirden 100 m kadar içeride,çimen sahada, satha yakın sular, kum ve silt ile doygun bir halde olduğundan , yarıklardan fışkırdığında, kum tepecikleri ve kum akmaları husule getirmişlerdir
Fındıksuyu köyü altından geçen tren yolu kenarında, N 20°W yöneliminde 2 cm eninde lineer yarık husule gelmiştir.
Geyve yolu boyunca asfalt üzerinde «en echelon» yarıklar ve lineer çatlaklar husule gelmiştir.Geyve çayırında ise yüzlerce metre uzunluğunda E-W yöneliminde 10-40 cmgenişliğinde, 1.5-2 cm derinliğinde kırıklar husule gelmiştir ve bu yarıklardan fışkıran sular, kırıklar boyunca kum tümsekleri ve kum akmaları husule getirmişler dir
2. Heyelan
Doğançay’a bağlı Fındıksuyu köyünün kuzeyindeki Uzundoruk dağında büyük bir heyelan olmuş ve dört ayrı kademede, 100 - 150 m uzunluktaki bir saha, 200-250 m arasında aşağıya kaymıştır. Burada ağaçlar yıkılmış, büyük kaya blokları metrelerce vadiye doğru yuvarlanmıştır.
Aynı bölgede, Çatalkaya dağında kopmalar husule gelmiş, büyük kaya parçaları yamaç aşağı
yuvarlanmışlardır.Adapazarı – Geyve yolundaki dar boğazda, yer yer kaya kopmaları görülmüştür.
3. Binaların yıkılış durumu
a. Taş ile topraktan yapılmış binaların daha ziyade duvarları yıkılmış ve tavanları çökmüştür.
b. Yığma binalar: Bunlarda büyük yarık ve çatlaklar husule gelmiş, duvar- ları ve iç kısımları yer yer yıkılmıştır.
c. Betonarme binalar: Adapazarı içinde beş katlı bazı beton binalar mal- zeme eksikliği veya zeminin sağlam olmaması, bina temelinin çürüklüğü sebebiyletamamen çökmüş. Buna mukabil, Vilâyet binası gibi, diğer bazı beton binaların iç kısımlarında sıva dökülmeleri ve çatlaklar husule gelmiş ve
oturulmaz raporu verilmiştir. Tek katlı beton binalar ise nispeten az hasar görmüştür.
d. Ahşap binalar : Deprem neticesinde, binalar hafifçe batıya eğilmiş ve iç kısımların sıvaları dökülmüştür.
e. Gezdiğimiz bütün kasaba ve köylerdeki camilerin minareleri SE ve SW ya devrilmiş bir durumdaydı
BÖLGENİN JEOLOJİSİ VE TEKTONİĞİ
Deprem bölgesindeki başlıca formasyonlar yaş sırasına göre, Alt Paleozoik yaşlı şistler, Silurien, Devonien yaşlı gre, kalker, kuarsit, şeyl, arkozlar, Üst Kretase kalker ve flişi ve Eosen fliştir.
Bu sedimenter fasieslerin yanında, Geyve civarında granit intruzyonları ve serpantinlere rastlanılır.
NETİCE VE TAVSİYELER
Adapazarı civarı bilindiği gibi birinci derece deprem bölgesi içindedir. Depremin sebebi: Türkiye’de şimdiye kadar vuku bulan bütün depremler tektonik depremdir, buradaki depremde Kuzey Anadolu fay manzumesinin ve batıdaki çöküntü havzalarının üzerinde vukua gelmiş bir tektonik depremden başka bir şey değildir.
Bu sebepten ötürü E-W istikametinde uzanan Kuzey Anadolu Fay Sisteminin harekete geçmesi ve dengesinin bozulması sonucu hâsıl olmuştur. Depremin episantrı Fındıksuyu Köyü batısındaki Uzundoruk dağı ve Akyazı güneyinde-Mudurnu vadisi boyunca uzanan sahadır. Depremin tektonik olduğuna ait birçok deliller arazide müşahede edilmiştir («en echelon» yarıklar, kaya kopmaları, heyelanlar, kum tepeleri, kum akmaları v.b.).
Adapazarı ili Sakarya nehrinin geçtiği mümbit ova üzerinde kurulmuştur; bu bakımdan ilin başka bir yere nakli çok güçtür. Akyazı ve Geyve ilçeleri de alüvyon üzerindedir. Burada zeminin hemen altında yeraltı suyu mevcut olduğundan,bir sarsılma alanında tehlike 2-3 derece büyümektedir.
Adapazarı şehrinin nakli kuzey ve batıdaki zemini nispeten sağlam arazi üzerine düşünülürse de, malî imkânlar pek ağır olur. Arazi cinsi ve inşa tipinin deprem tahribatında çok büyük rolü olduğu bilindiğine göre, zemin yönünden ve inşaat bakımından esaslı etüdlere ihtiyaç vardır;burada bir de inşaat malzemesinin kötülüğü problemini de katmamız lüzumludur.
Hulâsa olarak şunu söyleyebiliriz:
1. Şehir, kasaba ve köylerde iskân yerlerinin jeolojik bakımdan etüdü,
2. Zeminin sağlamlık durumunun tespiti,
3. İnşaat cinsinin zeminin sağlamlık durumuna göre en uygun şekilde seçilmesi,
4. Tek veya iki katlı zelzele tipi evlerin yapılması,
5. İyi malzeme kullanılması,
6. Memleketimizde tarihsel zamanlardan beri husule gelen depremler birçok
can ve mal kaybına sebep olmuştur.
Bu son deprem de göstermektedir ki,
Türkiye’de Uluslararası deprem araştırmalarına uygun şekilde çalışılması zaruret halinialmıştır. Bunun için bir Deprem Enstitüsünün kurulması zamanı gelmiştir.
Bilhassadepremlerin önceden tahmini için birçok yeni çalışma sistemleri vardır.
Türkiye’nin sismik bünyesinin çıkarılması şarttır.
Depremlerin husule geldiği Kuzey Anadolu Fay Hattı Manzumesinin jeolojik bakımdan detaylı bir etüdüne ihtiyaç vardır.
Fay hattı çevrelerine Strong-Motion Acceleograph’ları yerleştirilmeli, depremle ilgili bir laboratuvar kurulmalı ve istikbalde meydana gelecek depremlerin zararlarını azaltılması cihetine gidilmelidir.
Yukarıdaki hususlar nazarı dikkate alındığı takdirde, ileride vuku bulacak zelzelelerin tahribatından kısmen kurtulunmuş olunabilir.
Adapazarı ili ile kasaba ve köylerinin halen kuruldukları yerlerden başka, zemini sağlam yerlere nakli ise çok detaylı etüdleri icabettirir.
Neşre verildiği tarih 8 Mart, 1968
Bu haber 7443 defa okunmuştur.
FACEBOOK YORUMLAR