Mülkiye Müfettişi
Yıl 1961’in Aralık ayı bitmek üzere. Soğuk mu soğuk bir hava. Yağmur yağıyor ama kara dönüşmesi an meselesi. Evden işime giderken çarşıdan geçiyorum. Eş dost esnaf ile selamlaşıyorum. Geyve’nin sevilen ve önemsenen esnafından Sabri Tarhan yolumu kesiyor. ‘Selamlaşıyoruz. ‘’ Hocam ne oluyor böyle, günlerdir herkesin ağzında bir söylenti . Mülkiye Müfettişi (İçişleri Bakanlığı) geliyormuş, söylentilere göre Hakimler ve Savcı ile Kaymakam arasındaki gerginlik hat safhaya gelmiş, yapılacak tahkikat sonucunda yer yerinden oynayacakmış?
Sen Kaymakam ile işin gereği sık sık görüşüyorsun. İşin aslı hakkında bizden daha çok bilgiye sahipsindir. nedir bu dedikodunun iç yüzü" deyince, "Sizler gibi, ben de duyuyorum ama bu ziyaretin içeriğini bilemiyorum. Tüm çalışan Kamu görevlileri belirli zamanlarda teftişten geçirilir. Bence bu ziyaret normal. Ben de sizlerden değişik bir bilgiye sahip değilim" diyerek görev yerimin yolunu tuttum.
Keşke çekişmesiz bir yaşamı sürdürebilsek, huzur ve mutluluğumuz artar daha da verimli oluruz. Sıkıldım, üzüldüm ama söylentileri durduramazsınız . Kim gelecekse gelsin de söylentiler bitsin. Kaymakam ile Hakimler ve Savcı arasındaki çekişme de sona ersin.
Öğleden sonra 1962 yılı köy okulları yapımı, derslik ilaveleri, onarımlar için hazırladığım taslak programla Kaymakamlığa gittim. Gerekli düzeltmeler yapıldıktan sonra ayrılırken Kaymakam A.Celal Balkanlı "Otur da biraz konuşalım" diye dertlendi. "Benim Hakimler ve Savcı ile ne alışverişim var. Her gün dedikodu üretiliyor. Bildiğin gibi ben günlük çalışma sürem sonunda evime giderim. Memurlar lokalinin yolunu bile bilmem. Orada üretilen yalan yanlış dedikodulardan çok rahatsızım. Kim ne derse desin ben görevime bakarım. Söylentilere de hiç önem vermem . Kırk yıllık yöneticiyim bugüne kadar neler görmedim, neler işitmedim he şeye hazırım. Sen de duymuşsundur Mülkiye Müfettişi bugün yarın gelebilir. Gelsin de bu sıkıntı da bitsin ‘’diye içini döktü.
Kaymakam söylediği gibi rahat ta değil. Tedirgin ve gergin birinci kahvelerimizi içerken kapı çalındı. İri yarı düzgün görünümlü, gayet rahat hareket eden elinde fötrü şapkası ve dosyası olan kişi Kaymakam’ın ve benim elimi sıktıktan sonra Kaymakama en yakın koltuğa oturdu. Herhalde beklenen müfettiş bu olmalı diye geçirdim içimden. Kaymakam da aynı görüşte olmalı ki gelen kişiye çok kibar davranıyor.
Kaymakam son derece nezaketle "Efendim sizi bekliyorduk. Geleceğinizden haberimiz var, burada kaldığınız sürece dinlenebileceğiniz, rahat edebileceğiniz bir otelimiz yok, hatta yemek yiyebileceğiniz bir lokantamız bile yok. Ben günler öncesinden Ziraat Bankasının misafirhanesini hazırlattım yoldan geldiniz. Biraz dinlenin sonra da birlikte oluruz’’ dedi.
Konuk gayet sakin bir şekilde. Kaymakkam bey "Yol yorgunluğu önemli değil, size gelmeden Özel İdare Müdürlüğüne de uğradım, Müdür beyle de görüştüm, oradan buraya geldim". Kaymakam kıpkırmızı, tedirgin. Titrediği görülüyor. Kalkıp gitmeye yöneldim, işaretle oturmamı istedi. Ben de ister istemez kaldım ama sıkıldım. Kaymakam konuğa dönerek beni gösterdi. "Siz gelmeden önce İlköğretim Müdürümüzle gelecek yıl yapılacak köy okulu yapımı, onarımı ve ek inşaat programlarını görüştük , hazırlığımızı bitirdik. Konuk da bana dönerek, "Çok gençsiniz ama büyük sorumluluk altına girmişsiniz sizi tebrik ederim" dedi.
Hiç şüphe yok ki günlerdir beklenen yeri göğü sarsacak Mülkiye Müfettişi bu. Nedense kimliğini açıklamadı. Fermuarlı çantasını açarak içinden çıkardığı dosyayı masanın üzerine koydu. Kaymakama dönerek, "Efendim geç kalmadan Pamukova'ya dönmek istiyorum. Jandarma Karakol Komutanlığının hazırladığı ve Bucak Müdürünün de okeylediği 1962 yılı Pamukova Bölgesi Bekçilerinin ücret ve donanımları ile ilgili bütçenin uygulamaya sokulabilmesi için sizin onayınız gerekiyor’’. Deyince Kaymakam ve ben hayretler içinde kaldık.. Kim bu adam …
Kaymakam "Sayın Müfettişim, siz niye zahmet ediyorsunuz bu gibi rutin işleri memurlarımız aracılığı ile yapılır, niye zahmet ettiniz?"..
Konuk ayağa kalkarak "Efendim acaba yanlış mı anlıyorum. İçeri girerken heyecandan kendimi tanıtamadım ben Pamukova bölgesi bekçibaşı Muharrem" deyince gülme krizine girdim. Biraz önceye kadar son derece saygılı ve ciddi olan Kaymakam rahatlamış hatta sinirlenmiş sesini de yükselterek "Be adam, insan bir yere gidince kimliğini, görevini söylemez mi? Git Allah aşkına yandaki odaya (Tahrirat katibi) bırak evraklarını ve nereye gidersen git. Yüreğimi ağzıma getirdin. Ben de seni Mülkiye Müfettişi sandım".
Gülme krizime Kaymakam da dahil oldu birlikte gülüyoruz. Bekçi Başı, Kaymakamın odasına girerken görünen o ihtişamlı ve görkemli hali gitmiş, telaşla, topladığı evraklarını çantasına koyarak Tahrirat kalemine gitti.
Bekçi Başı gitti ama, biraz sonra ya da gelecek günlerde kapı çalınır da gerçek Müfettiş gelince Kaymakamın halini düşünüyorum. Ne zor…
Kalktım işime gidiyorum ama kıs kıs gülme krizim sürüyor. Şu insan oğlu yaşamında nelere şahit oluyor.
Bu hikayeyi bugüne kadar kimse ile paylaşmadım. Anılar dağarcığımda 56 Yıl sakladığım anım aklıma geldikçe hala gülüyorum.
İlhan Baykal
(Not: Bu yazı ilk kez 10 Ocak 2018'de Geyve.com'da yayınlanmıştır.)